İnsan Curt Kosswig
Curt Kosswig, çalışma arkadaşlarının belleklerinde, çalışkanlığı, yorulmak bilmezliği, boşa vakit geçirmeyişi ve her işin altına girmesiyle yer etmiş. Ünü Ankara’daki resmi makamlara da böyle ulaşır.

Güçlü bir kişilik. Tuttuğunu koparır. İnsanları ortak bir hedef etrafında toplamayı, çalıştırmayı bilir. Heyecanı sürükler. Otoriterdir, ama çevresindekilerin kararlarına da saygı duyar, inisiyatif verir. Çalışanı takdir eder. Tembelliğe tahammülü yoktur. Haksızlığa da. Bunlar dışında çok sabırlıdır. "Hocam hiç sinirlenmiyorsunuz?" denildiğinde, "Sinirlenmez olur muyum, sinirleniyorum; ama sabrım sizden uzun" diye yanıtlar.

Esprilidir. Alçakgönüllü. Sıcak. Hareketli. Girişken. Türkiye’ye geldikten 2 yıl sonra, derslerini Türkçe anlatmaya başlamış. Türkçe gramer bilgisi çok iyi. Anadolu gezilerinde insanlarla hemen kaynaşır. Halk adamı.

Son derece duyarlı, düşünceli. Doğuya yapacakları geziye asistanlarından Neriman’ı götürmek istemez. Nedenini sorarlar, "Neriman’ın babası jandarmayken, Zap Suyu’nda boğulmuş. Babasının öldüğü yere götürmeyelim onu, kıyamam" der (2).

Hidrobiyoloji Enstitüsü’nün hizmetlilerini kollar. Bahçedeki meyve ağaçlarının ürünü onlarındır. Ailelerinden biri hastalansa, Kosswig onları tanıdık bir doktor bulur, mutlaka. Ne zaman paraya sıkışsalar, yanlarındadır. Sabahları enstitüye geldiğinde, küçük-büyük demeden herkesle tokatlaşır.

İnsani yanı çok güçlüdür, Curt Kosswig’in. Nazi Almanyası’ndan kaçıp geldikleri bu ülkede tanık oldukları insani değerler, onları buraya daha sıkı bağlamıştır. Bu nedenle belki, 1950’deki 6-7 Eylül Olayları, Curt Kosswig de gerçek bir hayal kırıklığı yaratmıştır. "Bebekli olmayan" topluluk, Rumlar’ın evlerini, kiliselerini yağmalar, yıkar, yakarken; Kosswigler engel olmaya çalışır, ama bir şey yapamazlar, gözü dönmüş güruh karşısında. Oğul Curt o geceyi şöyle anımsar: "Babamı hiç böyle perişan görmemiştim. Hüngür hüngür ağladı. İnsana inancını kaybetmişti" (1).

Kosswigler, yılbaşlarında ve  doğum günlerinde evlerinde partiler verir, yerli-yabancı dostlarını, çalışma arkadaşlarını bir araya getirirler. Curt Kosswig’in Alman bilim insanlarından Yahudi olanlarla da, olmayanlarla da arası iyidir. Ama özellikle Heilbronn ve kimya profesörü Friedrich Breusche ile. Hatta doğum günlerinin arasında iki gün olduğu Breusche ile ortak kutlama yaparlar hep. Leonore ve çocuklar bu partilerde, gösteriler düzenler. Çocuklar Leonore’nin öğrettiği şiirleri okur, piyesleri oynarlar.

Bebek’deki evin bahçesinde bir sürü hayvan yaşar: Kaz, ördek, tavuk, tavşan, köpek beslerler. Leonore ve Curt, çocuklarına sorumluluk vermeyi çok önemser. Rotasyona bağlamışlardır: Temizlik işi, pazar alışverişi ve hayvanların bakımı. Üç oğlan da sırasıyla bütün işleri yapar. Hayvanlara bakacak olan, Beşiktaş’a gider, sebze artıklarını toplar, çuvalla yüklenir, vapurla Bebek’e getirir. Gelen odunları, eve çıkan 70 basamakta taşıyan da oğlanlardır. Leonore oğlanlardan yumurtayı parayla alır, tavuklara bakmaya heveslensinler diye. Ama otoriterdirler, şımartmazlar çocuklarını. Çocuklar da uysaldır zaten.

Leonore Anadolu gezilerinde, Curt’un hem asistanı, hem annesi, hem de karısıdır. Hem kollar kocasını, hem yardım eder. Curt karısına "mause" (farecik) ya da "muma" (anne) diye seslenir. Doğaya duydukları tutku içinde yeşerttiklerini aşklarını, aynı tutkuyla beslerler. İkisi de birbirlerine özenlidir. "Yeni evlenmiş" gibidirler hep, aralarındaki güçlü sevgi ve saygı çevrelerindekilerce hissedilir.

 

DİPNOTLAR / KAYNAKLAR
1.
"Boğaza Sürgün", Yönetim ve senaryo: Meryln Solakhan ve Manfred Blank, 2002, 93 dakika.
2. Cafer Türkmen ile söyleşi, 14 Ekim 2005. Cafer Bey’in Kosswigler’in evine komşu olan Bebek’deki evinde, önemli bir bölümüne Prof. Dr. Orhan Küçüker’in de katıldığı yaklaşık 4 saatlik bir görüşme gerçekleştirdik.
 

Bu yazının hazırlanmasında, büyük yardım ve desteğini gördüğüm Prof. Dr. Orhan Küçüker’e teşekkürü borç biliyorum. Sayın Küçüker, Kosswig ile ilgili her türlü kaynağa ve kişilere ulaşmamı sağladı. Cafer Türkmen ve Prof. Dr. Aykut Kazancıgil ile yaptığım söyleşilere, bizzat eşlik etti. Sayın Türkmen’e ve Sayın Kazancıgil’e de görüşmelerimizde verdikleri değerli bilgiler için minnettarım.

Prof. Dr. Orhan Küçüker, yöneticisi olduğu, İÜ Fen Fakültesi Doğal Zenginlikleri Araştırma ve Uygulama Merkezi’nin (DOZEM) bir çalışması olarak, "Türk Doğa Bilimcileri Biyografiler Serisi" hazırlıyor. Bu seri çerçevesinde, Prof. Dr. Dinçer Gülen ve Prof. Dr. Orhan Küçüker, DOZEM’in bülteni, Acta Naturae’nin 4. sayısında, geniş bir makaleyle Curt Kosswig’in Türkiye’de yaptığı bütün bilimsel çalışmaları ve yayınları takdire değer bir emekle derlemiş bulunuyorlar. Çok faydalandım. Kaynaklar deyince, Curt Kosswig’in yaşamını konu edinen "Boğaza Sürgün" filmini atlayamam. Çok değerli bir çalışma gerçekleştirilmiş. Sayın Cafer Türkmen’e Kosswigler’in gezilerinde çektiği resimleri kullanmamıza, ayrıca bilim tarihinin duayenlerinden Sayın Aykut Kazancıgil’e de, Serpil Bozkurt ile ortak olarak çevirdiği Horst Widmann’ın Atatürk ve Üniversite Reformu kitabına tamamlayıcı olarak yaptığı eklerden, Curt Kosswig’in belge değerindeki iki yazısını yayımlamamıza izin verdiği için de teşekkür ediyorum.

Nalân Mahsereci