IN MEMORIAM LEONORE KOSSWIG

Leonore Kosswig'i Anarken

Dr. Phil., Dr.rer.nat.h.c.mult.
İ.Ü. Fahri Fen Doktoru

CURT COSSWIG
o. Professor emeritus

Hamburg - İstanbul



Bütün her şeyin özü ve temizine karşı doğuştan sahip olduğu sağduyusunun yanında, Leonore’nin ilkgençlik yılları son derece burjuva tarzında ve şekillere bağlı bir baba ocağının tek çocuğu olarak, eski Dresden gibi büyük bir kentin ortasında pek kolay ve neşeli geçmiş olmamalıdır. Buna ayrıca çocukluğundan beri süre gelen ağır, alerjik rahatsızlıkların verdiği fiziksel ve ruhsal ıstıraplar da eklenmişti. Böylece onda, ana toprağın bir bahçıvanı olarak, bir büyüme ve yeşermeye yakın olma arzusu uyanmıştı. Vücut yapısı buna hiç elverişli olmadığı halde doğaya karşı duyduğu bu tutkuyu sürdürebilmek için biyoloji okumaya karar verdi. Münster’de eğitim görürken, özgür duygularla dolan yüreği, bu kent ve çevresinden büyük bir tat almaya başlamıştı.

1928’de nişanlandık, 1930’da evlendik. Üç çocuğumuz 1931, 1935 ve 1937 yıllarında doğdu. Çocukların kaygısına, 1933 yılından itibaren kararan siyasi ortama, en yakın dostların zorunlu göçlerinin sonucunda ortaya çıkan yalnızlığa rağmen Leonore, Wolfenbüttel’de yeşillikler arasında gizlenen, eski ahşap yuvasında, kendisinde büyük bir hayranlık uyandıran kentin kitaplığında, mutluydu.

Burada ilk kez birlikte yaptığımız bir çalışma, mağara hayvanlarının "Gerileyen Evrim Genetiği"ne ait araştırmalarımız başladı.

Türkiye’ye göçümüzle Leonore’nin hayatında yepyeni bir devre açıldı. Her şey yeniydi, her şey anayurtta olduğundan başka, değişikti. İlk yılların güçlüğü, Bebek’deki evin romantizmini, kendine özgü manzarasının güzelliğini, tadını, nadiren zedeleyebiliyordu. O, hastalıklarının hiçbirini önemsemeden, bu tepedeki evi çeşitli ulusların, çeşitli insanları için bir yuvaya çevirmişti. Çocukların kendisine hitap ettikleri şekliyle, uzun zamandan beri hem Türkler’in hem de Almanlar’ın "Muma"sı olmuştu.

Anadolu’ya yaptığı geziler sırasında ülkenin yüce görünüşünü, insanlarının köklülüğünü ve ellerinden çıkan elişi ürünlerin güzelliğini yaşıyordu. Birçok notları, kısa bildirileri, gezi tasvirleri, çocukları ile birlikte sahneye koyduğu Noel oyunları, onun gözlem kudretinin, iradesinin, algıladığı güzel duyguların belgeleridir.

1955 yılında "Muma"nın hayatının en zengin ve bilimsel olarak en verimli devresi başlar. Çok önceden yapmaya başladığı ve birçok rastlantı ile edindiği gözlemleri, artık bilimsel olarak araştırılan sorunlar halini alır. "Kuşların Halkalandırılması", "Düğün Gelenekleri", "Çarpana Dokumacılığı", "Çerkezlerde Mülkiyet İşaretleri", "Beyazıt Meydanındaki Sütunlarda Görülen Bitki Motifleri" gibi araştırmaları, uzun süren çalışmaların, artık  kendi yurdu sayıp sevdiği bu ülkede yaptığı zahmetli birçok gezinin sonucunda meydana gelmiştir. 20 yıl boyunca "Muma" günü gününe titiz bir günlük tutmuştur.

1.1.1973 tarihinde günlüğünün içine "Sana ne yazabileceğim ve neler yazmak zorundayım" diye  yazıyordu. 8. 5. (1974) tarihinde ilk kez fena sırt ağrılarından söz ediyordu. 6. 6. (1974) tarihinde, 69. doğum yıldönümünde, süslü kahvaltı sofrasına ait son mutlu söz, doktorun huzur veren teşhisi, Haseki Hastanesi’nin konumunun güzelliği, sarayın bahçesindeki güllerin çokluğu ve buradan Asya’nın kendine özgü görünüşü hakkında notlar yazılmıştı.

20.6.1974 tarihinde Trabzon’a yaptığı geziyi yarıda bırakarak dönmesine neden olan ağrıları, evine çıkmasına bile engel olacak kadar artmıştı. Birkaç gün sonra Beyoğlu’ndaki Alman Hastanesi’nde kesin teşhis kondu. Bir daha iyileşmeyecek kadar hasta olduğu halde Hamburg’a uçtu. Çöküş ani oldu. 23 Temmuz sabahı her şey bitmişti.

Leonore Cosswig

Oğulları ve dostları tabutunu 1 Ağustos’u 2 Ağustos’a bağlayan gece sevgili bahçesine taşıdı. 2 Ağustos’ta saat 17:00’de başucunda nöbet tutarken, aşağıdaki Ortodoks kilisesinde, öğleden sonraki duaya çağıran çanlar çalıyordu. Eski bir dost, Vedat Nedim Tör, son ayrılık konuşmasını yaptı. Sonra oğullarından en büyüğü konuştu:

"Eğer biz anlaşılamayanı kavrayabilseydik / O zaman kaderi yenebilirdik / Fakat bu bizim kudretimizin dışında, / Çünkü bizler insanız / Ve biz insan olarak yaşamalıyız, / Çünkü sen bize / Gerçek bir insanın hayatı nasıl dopdolu yaşayabileceğini gösterdin".

Yukarıdaki camiden müezzinin duaya çağıran ezan sesi yükselirken, "Muma" Türk komşuları ve dostlarının elleri üstünde, bu halkın sıcak sevgisiyle sarılmış taşınırken, Rumelihisarı’nda Türk mezarlığındaki son istirahatgâhına bırakılmak üzere, evini ebediyen terk ediyordu.

Bu ayrılış gününün gecesinde Bebek Camisi’nin minaresi müşfik bir şekilde ışıldıyordu. O gece kandil gecesiydi.

Curt Kosswig, Bebek, 1974

Curt Kosswig Leonore Kosswig ile Manyas Gölü Kuş Cenneti'nde

 

 

DİPNOTLAR / KAYNAKLAR
Prof. Dr. Horst Widmann, Atatürk ve Üniversite Reformu, Çev. Prof. Dr. Aykut Kazancıgil-Doç. Dr. Serpil Bozkurt, Kabalcı Yayınevi, Mayıs 2000, 533 s. Bu makalede, çerçeve yazılara alınan belgeler, Sayın Aykut Kazancıgil’in Widmann’ın kitabı için hazırladığı "Ekler" bölümünden alınmıştır.

Bu yazının hazırlanmasında, büyük yardım ve desteğini gördüğüm Prof. Dr. Orhan Küçüker’e teşekkürü borç biliyorum. Sayın Küçüker, Kosswig ile ilgili her türlü kaynağa ve kişilere ulaşmamı sağladı. Cafer Türkmen ve Prof. Dr. Aykut Kazancıgil ile yaptığım söyleşilere, bizzat eşlik etti. Sayın Türkmen’e ve Sayın Kazancıgil’e de görüşmelerimizde verdikleri değerli bilgiler için minnettarım.

Prof. Dr. Orhan Küçüker, yöneticisi olduğu, İÜ Fen Fakültesi Doğal Zenginlikleri Araştırma ve Uygulama Merkezi’nin (DOZEM) bir çalışması olarak, "Türk Doğa Bilimcileri Biyografiler Serisi" hazırlıyor. Bu seri çerçevesinde, Prof. Dr. Dinçer Gülen ve Prof. Dr. Orhan Küçüker, DOZEM’in bülteni, Acta Naturae’nin 4. sayısında, geniş bir makaleyle Curt Kosswig’in Türkiye’de yaptığı bütün bilimsel çalışmaları ve yayınları takdire değer bir emekle derlemiş bulunuyorlar. Çok faydalandım. Kaynaklar deyince, Curt Kosswig’in yaşamını konu edinen "Boğaza Sürgün" filmini atlayamam. Çok değerli bir çalışma gerçekleştirilmiş. Sayın Cafer Türkmen’e Kosswigler’in gezilerinde çektiği resimleri kullanmamıza, ayrıca bilim tarihinin duayenlerinden Sayın Aykut Kazancıgil’e de, Serpil Bozkurt ile ortak olarak çevirdiği Horst Widmann’ın Atatürk ve Üniversite Reformu kitabına tamamlayıcı olarak yaptığı eklerden, Curt Kosswig’in belge değerindeki iki yazısını yayımlamamıza izin verdiği için de teşekkür ediyorum.

Nalân Mahsereci