Haymatloz'larla Buluşma


Haymatloz...Yani, vatansız !
Onlar’a bu ad verilmişti. Hala öyle tanınıyorlar.
Ya da Exiller...
Hitler Almanya’sından Türkiye’ye kaçan
Almanlar.

***
- Christof hoşgeldin!
- Hoşbulmadım. Bu Alman polisleri ne kaba insanlar!
Ne çok soru soruyorlar. Büst kime ait?
Neden getiriyorsun? Of, insanı çok
yoruyorlar.
Bu ayda ne bu yağmur? Bizim İstanbul’da hava pırıl pırıl.Ne kalıyorsun bu memlekette?
Christian Kosswig, yeğeninin düğünü için
Almanya’ya gelirken, babasının büstünü Hamburg’ da bir müzeye konulması için getirir. Havaalanında polislerin sorgulamalarını ve Almanya’ nın gözü yaşlı havasıyla yine karşılaşınca her zaman ki muzipliğini sözlerine böyle yansıtmıştı.

***
1937 yılında Türkiye’ ye kaçan genetik uzmanı Zooloji Profösörü Curt Kosswig’ i bu alanla ilgilenenler tanır. Türkiye’ de bioloji bölümlerini kurdu. Yüzlerce öğrenciyi ve bilim adamını yetiştirdi Türkiye’ de.
Anadolu gezilerinde yanından hiç ayırmadığı ve sözünden hiç çıkmadığı eşi Leonore ile Manyas Kuş Cenneti’ ni keşfetti. Milli Park olarak 15 Mart 1976’ dan itibaren Avrupa Konseyi’ nden tabiatın en iyi korunduğu yer olduğu için Avrupa Diploması verildi yıllarca.
Boğaz’ da Baltalimanı’nda Hidrobiyoloji Enstitüsünü kurdu. Tekrar Hamburg’a dönüp üniversitede çalıştığı süre içinde Alman öğrencilerini Türkiye’ye götürdü ve onlara Anadolu’ yu tanıttı.Leonore Kosswig fauna tarihini yazan ilk kişidir.Bu kitabı büyük oğlu Kurt Kosswig bana okumam için vermişti.

***
Curt ve Leonore Kosswig, Boğaz’ a karşı Hisar’ da
yatmaktalar. Ölüm bile onları, Haymatloz gelip Haymat olan Türkiye’ den koparamadı.

***
Üç kardeş bir araya geldiklerinde kendi aralarında sürekli Türkçe konuşuyorlar. Aynı bizim çocuklarımızın, Almanya’ da kendi aralarında Almanca konuşması gibi...

***
Üç erkek kardeş, ilkokulu diğer Türkiyeli çocuklar gibi normal devlet okulunda okurlar.En büyükleri Kurt, hiç Türkçe bilmeden okula başlar. Almanya’da okula başlamış olduğundan okul yaşı gelmiştir. Annesi elinden tutar, okula götürür ve öğretmen Nezihe Hanıma, Kurt’ u teslim eder. Aynı zamanda Türkçe dersleri de almaktadır aile.
Bir zaman sonra ,öğretmen babasının ne iş yaptığını sorunca:
“Hayvancı! “ der Kurt Kosswig.
Sınıfta herkes güler.Ve isimlerin arkasına gelen –cı ekiyle babasının mesleğini anlatamayan Kurt, Türkçe en iyisi diğer çocuklarla birlikte öğrenilir deyip yaşamına çok güzel dostluklar katıyor.

***
Anne Kosswig, evde çocuklarıyla sadece Almanca konuşuyor. Okulda Türkçe, daha sonra Robert Koleji’nde İngilizce. Kolejde Türkçe Dil, Kültür ve Tarih dersleri de var. Ama, üç kardeş bir araya geldiklerinde yanlarında kim olursa olsun Türkçe konuşuyorlar.

***
Düğüne, Türkiye’ de 4 yıl onların yanlarında yaşayan sonra Amerika’ ya giden ve hala orada yaşayan Peter Eckstein abileride gelmişti. Kızının düğün yemeğinde konuşan Kurt Kosswig, Peter Eckstein’e:
“Hoşgeldin büyük abi!”dedi.
Çünkü, Türkçe onların çocukluklarının, gençliklerinin
ortak dili. Amerikalı ve Alman konuklara “büyük abinin”ne demek olduğunu anlattı. Bazen bazı insanlarla hiç yabancı düşmanlığı yaşanmıyor. Kurt Bey, yabancı düşmanlığına yönelik yazıları gördüğünde “Gel yolumuzu değiştirelim buralardan.” deyip, sanki beni, bizi ve hepimizi koruyor. Ve bu çağda hala bunların devam etmesini anlayamıyor.

***
Bir zamanlar “Haymatloz” olan ama hiç Türkiye’den kopamayan sevdiğim dostlarımı, yabancı düşmanlığının yoğunlaştığı bu günlerde sizlere ve de yer yer Alman arkadaşlarıma kısaca tanıtmak istedim.
Bu güzel insanlarla bazı şeyleri paylaşıyoruz.

Nazlı Özdemir
10.06.2006
http://www.eflatunyarim.com/modules.php?name=Kose_Yazilari&op=viewarticle&artid=227